Yaşlılık Döneminde Din
YAŞLILIK DÖNEMİNDE DİN
İnsan hayatının son dönemi gerek fizyolojik ve gerekse psikolojik bakımdan çok önemli değişikliklerin yaşandığı bir safhadır.Bu dönem durağan ve değişmez olmayıp, aksine çeşitli güçlerin etkileşimini ihtiva eder.Bu güçlerin temelinde,hayatın bütün safhalarının zorlanmalarına rağmen varoluşunun sürdürebilmiş olmanın bilgeliği ve iç görüsü bulunur.Yaşlılık öyle bir dönemdir ki bir yandan gelişim sürdürülürken diğer yandan gerileme ve yaklaşmakta olan ölüm bulunur.Bedeni gerileme ve rahatsızlıklar bir yana bırakılırsa, yaşlılıkta tecrübe edilen en önemli duygusal sarsıntı “ayrılık kayıpları”dır.Kişinin özellikle kendi gençlik imajını kaybetmesi, giderek artan çeşitli hastalıklar,akraba, dost ve yakınlar arasında sıklaşan ölümler, gençlerin çalışma,öğrenim ve evlenme sebebiyle evi terk etmesi, gidenin yerine koyacak kimsenin olmaması yalnızlık ve soyutlanma duygularına yol açar.Toplumsal yoksunluğu, yaşlının kendisini işe yaramaz olarak hissetmesine yol açabilir.[1]
Yaşlı kişi ölüm gereği ile iç içe yaşar. Bu da onda ölüme yaklaşmış olmanın şuurlu ya da şuur dışı korkusunu uyandırır.Fakat yaşlı insan,artık hayatın sınırlı olduğunu bilir ve yok oluşun kaçınılmazlığını idrak eder.Bu bakımdan dini inançlar yaşlılar için önem taşır.Bu önem yaşlı insanın varoluşunu ve ölümünü anlama ihtiyacından kaynaklanır.Ölüm sonrası hayata, cennet ve cehennemin varlığına, ilahi mahkemeye duyulan inanç, ileri yaşlardaki insanlarda belirgin bir oranda artış göstermektedir.Yaşlı insanlar çoğu zaman geçmişi onarma çabasına da girerler.Geçmişteki yanlışlarının ve günahlarının yarattığı suçluluk ve günahkarlık duyguları içerisinde kendilerini bağışlatıcı davranışlar gösterirler.Yaşlılıkta dua,ibadet ve dini uygulamanın sıklık ve sürekliliğindeki artış bu yönden de açıklanabilir.Fakat bütün bunların yanında önceki hayat devrelerinde yaşanan dindarlığın kendi gelişimi yönünde zirveye ulaşması da söz konusudur.Yaşın ilerlemesiyle zirveye ulaşan dini hayat, ergenin zirveye ulaşan dini şuur ve tecrübesinden çok farklıdır.Ergenlerde duygusal telaşla bir arada bulunan büyük zihni karışıklık ve şüphe vardır. İleri yaşlarda hem zihin hem de duygular önemli ölçüde donuklaşır; artık ne kelami meselelerin incelikleri hakkında bir endişe ne de dini meselelerde duygusal bir heyecan yaşanır.Daha çok, ağır başlı ve kararlı, kaderci bir tevekkül ve teslimiyet vardır.[2]
Yaşlılık döneminde kişilerin genel olarak dine yöneldiklerini ileri sürmek tam olarak doğru değildir.Aslında bu dönemde, dini duygu ve tecrübelerde bir artış söz konusu değildir.Ancak, çoğu kimse daha önce sahip oldukları dini duygu ve inançları,alışkanlıklarını sürdürürler.Nitekim ülkemizde yapılan bir araştırma sosyal ve kültürel durumu yüksek olan yaşlı insanların, Allah inancı bakımından orta yaşta olanlardan daha “kararsız” olduklarını, buna karşılık sosyokültürel seviyesi düşük olanların ise, daha kararlı bir inanca sahip olduklarını ortaya koymaktadır.Bütün bunlara rağmen, düzenli bir dini geçmişe sahip olmayan birçok kişi, hayatın zevklerinin sona erdiği, ölüm gerçeğinin varlığını kuvvetle hissettirdiği bu dönemde dini değerlere, hayatlarına anlam ve amaç sağladığı için kolaylıkla bağlanabilmektedir.[3]
Avusturya’da bir kilise kayıtlarına göre 1680 yılında doğan her 19 kişiden sadece 12’si 65 yaşına giriyorken, tam 300 yıl sonra 1980’de her 19 kişiden 15’i 65 yaşına gelmektedir.Bu demektir ki ebedi gençlik çeşmesi bulunmadı ama hayatta kalma süresi uzadı. Yaşlı nüfus çoğalınca yaşlanma ile ilgili sorunlar da önümüzde yayıldı.Konunun hastalık boyutunu bir kenara bırakıp yaşlanmanın psikolojisini ve bu sevgiye muhtaç insanlara nasıl yardım edebileceğimizi düşünelim.[4]
Yaşlılıkta azalan biyolojik yetiler: Zeka parlaklığı, yeni bir şeyler öğrenmek, hafıza, girişim ruhu ve ataklığı.
Yaşlılıkta artan psikolojik yetiler:Bilgelik ve ağır başlılık, mantıklı,doğru ve daha sağlıklı düşünme, güçlü muhakeme, yerinde yargılara daha kolay varma, bilgi birikimi ve tecrübe, daha tutarlı, hoşgörülü ve sabırlı olma.
Bu dönemde ayrıca egoizmin belirginleşmesi, treni kaçırma duygusu, sağlığa aşırı düşkünlük, artan tutkular, kişilik özelliklerinin abartılması, yalnızlık duygusu, ölüm korkusu ve çaresizlik gibi durumlara da sıkça rastlanır.
Ölüm korkusu insanların evrensel korkusudur ama kaçamadığı gerçeğidir.Yaşlılarda saçın ağarması ile beraber ruhun ağarması da vardır.Ölüm ruhu ağartan en önemli sebeptir.Ölüme yaklaşmanın bilincinde olan bir ihtiyarı rahatlatan ancak ve ancak “iyi bir hayat felsefesi”dir.Ölümü terhis teskeresi gören, Allah’a kavuşmağı “şeb-i Arus “ gören ihtiyar ne mutludur! Yoksa her sabah uyandığında idam sehpasına bir adım daha yaklaşan insan duygusu kadar bireye acı veren bir duygu olamazdı. Din, aile ve çevrenin yardımı ve hayat felsefesi insanı bu döneminde mutlu eden şeylerdir.[5]
Ölüm mutlak son diye oturup ağıt yakacak değiliz elbette, zira bir faydası olmayacaktır.”Müştereken yapılan bir gözlemden hareket edelim: Yaşlı kimseler ahirete diğer insanlardan daha fazla inanmaktadırlar. Çeşitli ülkelerde ahirete yapılan sondajlar bu hususu doğrulamaktadır..Hesiode’a bakılırsa, eski Yunan’da da durum aynı olmalıydı:
“genç insanlara zor işler;olgun insanlara tefekkür ve nasihatler; ihtiyarlara ibadet ve tanrıları hatırlayan bir kalp”.[6]
Yaşamın anlamı geriye dönüp çocukluktan yaşlılık zamanına uzanan halatın liflerine bakarak bulunamaz.Yaşam basit biçimde doğup, büyüyüp olgunlaşmanın çok ötesinde bir şeydir. Eğer yaşamın anlamı keşfedilecekse, bu anlamın yaşamın her aşamasının doğasında var olduğunu, her günümüzün her dakikasını yaşamla savaşırken göreceğiz.[7]
Yaşamın öğleden sonrasının da kendine göre bir önemi olmalı ve bu dönem yalnızca yaşamın sabahının acınacak bir eki olarak kalmamalıdır.
KAYNAKÇA
BASCAGLİA, Leo, Kişilik, çev. Nejat Ebcioğlu,İstanbul,1987.
HÖKELEKLİ,Hayati,Din Psikoloji,Ankara,1988.
VERGOTE,Antoine,Din İnanç ve İnançsızlık,çev.Veysel Uysal,İst.1999.
T.C
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İLHİYAT ANA BİLİM DALI
DİN PSİKOLOJİSİ BİLİM DALI
YAŞLILIK DÖNEMİNDE DİN
GELİŞİM DÖNEMLERİ VE DİN
Prof. Dr. VEYSEL UYSAL
FETHİYE POLAT
2004
[1] Hayati,Hökelekli,Din psikolojisi,tdv,Ankara,1998,s.286
[2] Hökelekli,a.g.e,s.287
[3] Hökelekli,a.g.e,s.288.
[4] Nevzat,Tarhan.,”Yaşlılık ve İnanç”,www.zafer dergisi.com
[5] Tarhan,a.g.m.
[6] Antoine,Vergote,Din İnanç ve İnançsızlık,çev.Veysel Uysal,İfav,İstanbul,1999.
[7] Leo,Bascaglia,Kişilik,çev.Nejat Ebcioğlu,İnkılap Kitapevi,İstanbul,1987.
Yorumlar